BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLARINDAN KIZILCA GÜN’DE BAŞKENT BULUŞMASI
BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLARINDAN KIZILCA GÜN’DE BAŞKENT BULUŞMASI
10 Büyükşehir Belediye Başkanı Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın ev sahipliğinde 27 Aralık Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 102. yıl dönümünde Başkent’te buluştu. Büyükşehir Belediye Başkanları ile Anıtkabir’i ziyaret eden Yavaş toplantının açılış konuşmasında toplumsal güvenin arttığına dikkat çekerek, “Seçim bitti, millet iradesi tecelli etti ve işte buradayız. ‘Yönetemezler’ denilen belediyelerin nasıl daha iyi yönetilebileceğini, halkımızın asli ihtiyaçları doğrultusunda projeler üretilebileceğini, halkın vergilerinin doğru yerlerde ve şeffaflıkla harcanabileceğini hep birlikte yaşıyoruz” dedi.
Aralarında Ankara, Muğla, Antalya, Adana, Eskişehir, İstanbul, Aydın, Mersin, Tekirdağ ve Hatay Büyükşehir Belediye Başkanlarının yer aldığı 10 Büyükşehir Belediye Başkanı, 27 Aralık Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 102. yıl dönümünde Başkent’te buluştu.
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın ev sahipliğinde ‘Kızılca Gün’de düzenlenen toplantı öncesi CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile bir araya gelen 10 Büyükşehir Belediye Başkanı daha sonra eşleriyle birlikte Anıtkabir’i ziyaret ederek saygı duruşunda bulundu.
GÜVEN VE HUZUR İKLİMİ VURGUSU
“Büyükşehir Belediye Başkanları Ankara Buluşması”nın açılış konuşmasını yapan Yavaş, seçim sonrası oluşan toplumsal güven duygusuna dikkat çekerek, şu değerlendirmelerde bulundu:
“‘Kızılca Gün’ diye adlandırılan, istiklal meşalesinin yakıldığı günün, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin 102. yıl dönümünde, Büyükşehir Belediye Başkanları Ankara Buluşmasında sizlerle bir arada olmaktan, sizleri ağırlamaktan mutluluk duyuyorum. Bu anlamlı günde hepiniz Cumhuriyetin Başkenti Ankara’mıza hoş geldiniz, şeref verdiniz. İşte bu anlamlı günün yıl dönümünde, 10 büyükşehir belediye başkanımızla Ankara’da buluşmaktan ve bize yüklenen sorumluluk gereği birlik ve beraberlik içerisinde çalışmaktan dolayı büyük mutluluk duyuyorum. Yerel yönetimler, halkla birebir temas eden, onlara en yakın devlet kurumlarıdır. Bizler de bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da halkımızla el ele, gönül gönüle, sadece gerçek ihtiyaçları önceleyerek, çözümler sunarak, üreterek, kaynaklarımızı etkin ve doğru kullanarak hizmet etmeye devam edeceğiz. Hatırlarsınız, seçim öncesinde ‘iki koyun güdemezler, ‘sosyal yardımı kesecekler’, ‘faturalarınızı pkk’lılar getirecek’, ‘su sayaçlarınızı dhkpc’liler okuyacak’ gibi iftira ve karalama içeren seçim kampanyalarını hep birlikte yaşamıştık. Hatta Ankara’da ‘Belediye her aya eksi 50 milyon lira ile başlıyor, yönetemezler’ gibi korkutma, sindirme, iftira ve baskılama siyaseti de izlenmişti. Seçim bitti, millet iradesi tecelli etti ve işte buradayız. ‘Yönetemezler’ denilen belediyelerin nasıl daha iyi yönetilebileceğini, halkımızın asli ihtiyaçları doğrultusunda projeler üretilebileceğini, halkın vergilerinin doğru yerlerde ve şeffaflıkla harcanabileceğini hep birlikte yaşıyoruz. Üstelik bu hizmetler yapılırken, tüm belediye başkanlarımızın kendi şehirlerinde kimseyi ayırt etmeden, kimsenin kimliğine bakmadan, kentlilerin tamamına bir bütün olarak doğru çalışmaları sunduğunu ve kentteki tüm katmanlarla buluşulduğunu gözlemliyoruz. Bu çalışmalar, kentlerimizde toplumsal huzuru sağlamakta kalmadı, bir duyguyu daha ön plana çıkardı: ‘Güven’.”
YAVAŞ: “ASILSIZ İTHAMLARIN KARŞISINDA TEK VÜCUT OLARAK YER ALMAYA DEVAM EDECEĞİZ”
Kentlerdeki hizmet anlayışını değiştirdiklerini vurgulayan Yavaş, birlik, beraberlik ve dayanışma içinde çalışacaklarının altını çizdi:
“Büyükşehirlerimizdeki en büyük değişim ve hizmet de bu oldu. Ayrımcılığın, kutuplaştırmanın, hatta kimi illerde fitne ve dedikodunun olduğu iklimden çıkıldı; vatandaşlarımız huzur içinde yaşamanın konforuna erişti. Bir grubu kötüleyen, diğer partiliyi dışlayan, oy mahalline göre hizmet yapılan anlayış ortadan kaldırıldı. Vatandaşlarımız alıştıkları torpil ve adaletsizlik kavramlarından arınmaya başladı. Sadece Ankara’da, barınma sorunu yaşayan 6000 üniversite öğrencimizi ağırlarken hiçbirinin kimliği, memleketi, oy verme tercihleri, düşünceleri irdelenmedi; tüm başvuran üniversite öğrencilerine ‘vatandaşımız’ ve ‘geleceğimiz’ olma özellikleri ile geçici barınma imkânı sağlandı. Belediyelerin en çok sorumlu olduğu iki alan su ve ulaşımdır. Bizlerin 11 Büyükşehirde uyguladığımız bu alandaki politikalar da tüm vatandaşlarımızın malumudur. Ucuz ve temiz su kullanımını, ucuz ulaşımı temel bir insan hakkı olarak gördüğümüzü daha önce defalarca belirttik. Kentlerimizde bir yandan uzun yıllar ihmal edilen altyapı çalışmaları ve temiz su erişimine öncelik verirken bir yandan da bu erişimi düşük ücretlerde tutmaya özen gösteriyoruz. Ankara’da yıllarca halka pahalı su satıldığı ve buradan elde edilen gelirlerin hangi hayali projelere harcandığını yıllarca takip ettik. Şu an geldiğimiz noktada ise suyu maliyetine vatandaşına sunan bir belediyecilik anlayışının hâkim olduğunu, vatandaşlarımızın tüm giderleri ve faturaları artarken su faturalarının nasıl temel haklar düzeyinde olduğunu görmekteyiz. Ulaşımda yine Büyükşehir Belediyelerimiz elini taşın altına koymuş, ulaşımı sübvanse ederek maliyetlerin bir çoğunu vatandaşlarımıza yansıtmamıştır. Ara vermeksizin artan maliyetlerle Ankara’da ulaşımın 6,5 lira olması gerekirken, son yapılacak olan fiyat artışında maliyetlerin büyük kısmı vatandaşlara yansıtılmamış, bu rakamın çok altında bir ücretle ulaşım hizmeti sağlanması kararı alınmıştır. Özellikle pandemi döneminde halkımız, devletin var olduğunu, yanında olduğunu, dara düşenlere destek olduğunu Büyükşehir Belediyelerimizin yaptığı çalışmalar ve hizmetlerle yakından hissetti. Güneşin, onun önünü kapatan gökdelenlerden daha kıymetli olduğunu; insanın, betondan daha değerli olduğunu; yeşilin, plastiklerden daha bereketli olduğunu herkes tecrübe etti. Bu durum, Büyükşehir Belediyesi yönetimlerimize artan bir şekilde devam eden destek ile gözlemlenmektedir. Kentlerimizde sağlanan bu güven duygusu ve huzur iklimine rağmen belediye başkanlarımız hakkında son günlerde çok ağır sözler söylenmekte ve açıklamalar yapılmaktadır. Bu konudaki detaylı açıklamamızı yarın ki (28 Aralık 2021) deklarasyonumuzda detaylı olarak vurgulayacağız. Ancak burada altını çizerek vurgulamak isterim ki bizler büyükşehir belediye başkanları olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da haksızlıkların karşısında olacağız. Dayanışma içerisinde bir bütün halinde hareket edecek, süreci yakından takip edecek ve asılsız ithamların karşısında tek vücut olarak yer almaya devam edeceğiz. Ülkemizin yegane temel taşı millet iradesi ve demokrasidir. Millet iradesi ve demokrasinin olduğu yerde bu iradeye karşı yapılan haksızlıkların ve yanlış uygulamaların karşısında yer alacağımızı peşinen beyan ediyoruz.”
Pandemi döneminde Büyükşehir Belediyelerinin yaptığı dayanışma çağrılarına 81 ilden ve yurt dışından yüzbinlerce vatandaşın destek verdiğine de dikkat çeken Başkan Yavaş, “Su, iftar, gıda, ulaşım bileti, nakdi destek gibi birçok alanda yapılan kampanyalarda Türkiye tek yürek oldu, Büyükşehir Belediyelerimiz aracılığıyla yüz milyonlarca liralık dayanışma sistemi, sosyal yardım alan ailelerimize aktarıldı. Burada parasal karşılığı olmayan, parayla kimsenin satın alamayacağı tek olgu, işte Belediyelerimize duyulan bu büyük güvendir” dedi.
“ÇILGIN VE HAYALİ PROJELERİMİZ YOK”
Konuşmasını “En çok oy veren yerden değil ihtiyacı olan yerden başlamak,
çılgın ve hayali projeler değil doğru ve ihtiyaca yönelik projeler üretmek, göstererek ve görüntü hizmetli değil gizleyerek ve dayanışma maksatlı çalışmak bizlerin pusulası hâline gelmiştir” sözleriyle sürdüren Yavaş, sosyal yardım ve hizmet anlayışlarını ise şu sözlerle özetledi:
“Bir örnek vermek gerekirse, 1994 yılından beri sosyal yardımların uygulanma biçimi, bir kişiyi zengin edecek şekilde ürünler alıp kapı kapı koli dağıtmaktı. Bu çalışma biçimi hem kültürümüze, inancımıza ve değerlerimize aykırıydı hem de yardım alan aileleri mahallelisi ve komşusu önünde rencide ediyordu. İşte bizler bu görüntüleri ortadan kaldırmaya başladık. Kart sistemi ile uygar ve inancımıza uygun bir sosyal yardım sistemi kurduk. Artık bir tüccar alınan ürünler nedeniyle zengin edilmiyor, kentteki yardım ekonomisi esnafların tamamına dağılıyor. İhtiyaç sahibi vatandaşlarımız, kendine verileni değil, yalnızca gerçek ihtiyaçlarını alıyor. Buzdolabını tamir ettiren, evladına çikolata alan, eczaneden ilaç alan birçok örnekle karşılaştığımız oluyor. Üstelik dağıtım masrafları da ortadan kalkmış oluyor. Kartı sadece sosyal yardım alanlar değil, herkes kullanabiliyor ve kartlardan harcama yapıldıkça elde edilen komisyonun yüzde 95’i Belediye’ye geliyor, bu paralar yine sosyal yardım alan ailelerimiz için harcanıyor. İşte 11 büyükşehir belediyesi olarak bizler, insanı, halk sağlığını ve kentlilerin, yaşadığı kentten mutluluk duymasını önceleyen projelerimizle çalışmaya devam edeceğiz. Çok çalışmaktan, üretmekten ve birbirimizi sevmekten başka çaremizin olmadığına yürekten inanıyoruz.”