Cumhurbaşkanlığı Plan ve Bütçe Görüşmesi Baki Ersoy Konuşması

Cumhurbaşkanlığı Plan ve Bütçe Görüşmesi Baki Ersoy Konuşması

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, değerli bürokratlarımız, Komisyonumuzun kıymetli üyeleri, kıymetli milletvekillerimiz, basınımızın güzide temsilcileri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Türkiye Cumhuriyeti devleti, Temmuz 2018 tarihinden bu yana, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle yönetilmektedir. Bu tarihten itibaren; sokaklarda, dağlarda, pilav günlerinde, okyanus ötesindeki sinsi toplantılarda, emellerine ulaşamayan çevrelerin heveslerinin son kullanma tarihi bitmiş, cumhur ittifakı, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle birlikte darbe severleri al aşağı etmiştir.

Ben şunu merak ediyorum: Bugün, bu salonda, toplantının başından itibaren cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini eleştirenler, saltanat yakıştırması yapanlar; yarın sokaklarda ne yüzle bu sistem için oy kullanmış milyonlarca insanla yüz yüze gelecekler? Ne yüzle sözde demokrasi naraları atıp, insan haklarından bahsedecekler?

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini itibarsızlaştırmaya çalışan arkadaşlara sesleniyorum;

Arkadaşlar, bu sisteme gönül veren, oy veren irade öyle bir iradedir ki; – 15 Temmuz Hain Darbe Girişimi Gecesi, olup biteni evlerinde, pijamalarıyla televizyondan takip edenler bilmez- ezanları susturmak isteyen toplu tüfekli darbecileri, darbeleri susturan ezanlar ve selalarla topyekûn karşılayan, Yüce Türk Milleti’nin sarsılmaz iradesidir.

Tüm bu hainlikler karşısında ise oyunları bozmaya, “Benim aklım Türkiyedir”, ve “Beşer planda tek dayanağım, halkımdır.” diyen 2 liderin duruşu yetmiş, hamd olsun ki birliğimize, dirliğimize, devletimize kimse zeval getirememiştir.

Peki, Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin uygulamaya geçmesinden sonra neler oldu?

Doğu Akdeniz'de Türkiye Cumhuriyeti devletinin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti devletinin ve hakları gasbedilmeye çalışılan milletlerin çıkarları parsel parsel, metre metre, santim santim korundu. Hibe ile yetki alanları anlaşması imzalanarak Doğu Akdeniz'i babasının çiftliği gibi kullanmaya çalışanlara hadleri bildirildi. Suriye'de müttefiklik anlayışına aykırı hareket ederek, bir terör devleti kurma teşebbüsleri devletimizin iradesi, kahraman güvenlik güçlerimizin destanlaşan mücadelesiyle ortadan kaldırıldı. Irak'ın kuzeyi başta olmak üzere, yurt içinde ve yurt dışında etkin bir terörle mücadeleyle teröristler etkisiz hâle getirildi. Karadeniz'in kuzeyinde emperyal iştahlılarının esiri olmuş küresel siyasetin etkin aktörlerinin satranç oyunu bozuldu, Türkiye'siz bir Karadeniz olmayacağı tüm dünyaya ilan edildi. Karabağ'da Türk bayrağı dalgalandırıldı, Türk'ün gücü hem masada hem de sahada en güçlü şekilde gösterildi.

Tüm bunlar gerçekleşirken dış mihraklar rahat durur mu? Elbette durmadı. Nasıl mı? Bakın, oyunu tüm Türk Milleti görsün, tüm bu askeri ve diplomatik başarılara karşın dolar yükseldikçe yükseldi, altın hiç görmediği değerlere ulaştı. Kabul etmek zorundayız ki şu anda biz, adeta bir “Ekonomik Kurtuluş Savaşı” mücadelesi içerisindeyiz.

Türkiye’ye diz çöktürmek isteyenler içeriden-dışarıdan her yolu deniyor. Türkiye damarına basıldıkça bağımsızlık duruşunu daha çok güçlendiriyor. Terörle mücadeledeki kararlılığı, Karabağ’ın işgalden kurtarılmasındaki Azerbaycan ile stratejik dayanışması, Kıbrıs’ı milli rotasına yerleştirme adımları, Mavi Vatan projesindeki akılcı hamleleri, Türk Dünyasıyla ilgili güçlenen somut iş birliği, savunma teknolojilerinde milli ve yerli üretimler, Ayasofya’nın tüm Batı güçlerinin karşı çıkmasına rağmen ibadete açılması gibi örnekler, aslında ülkemize diz çöktürme emelinde olanların bahaneleriydi.

Son iki yıldır tüm ülkeler korona salgınının acısını yaşıyor. Dünya genelinde 5 milyonu aşkın insan hayatını kaybetti. Tüm milletler sağlık konusunda cebelleşirken, bu aynı zamanda ekonomik külfetleri beraberinde getirdi. Dünyada ekonomik sıkıntı yaşamayan ülke yoktur. Türkiye’de de doğal olarak bunun olumsuz yansımaları oldu. Türkiye’nin “ekonomik meselesi yok” diyen elbette yok. Pandemi süreciyle başlayan ve artan ekonomik sorunlarımız elbette var ve çözüm bekliyor.

Muhalefetin erken seçim çağrıları, dolar operasyonu ve sokak provokasyonları aynı merkezin birbirine bağlı attığı adımlardır. Biz biliyoruz, bu ekonomik kurtuluş savaşının müttefikleri Türkiye’ye karşı iç minnaklar ve dış mihraklardır. Oyunun farkındayız.

Senaryosu okyanus ötesinden yazılan, yönetmeni parmaklıklar ardında olan, başrolleri ittifak ortakları olan oyunun farkındayız.

Cumhur ittifakını yıkmak isteyen, hükümeti bertaraf etme arzusunda olan bu iğrenç oyunun farkındayız.

Ama öyle basit değil, “tak” diye miting istemekle, “şak” diye miting programı yapmakla bu hükümet yıkılmaz, bu ittifak bertaraf olmaz.

Biz selalarla darbeleri susturan bir milletin asil çocuklarıyız. Nefesimiz ve gücümüz yettikçe devletimizin bekası için yaşayacak ve gerekirse bu uğurda öleceğiz.

Bu duygu ve düşüncelerle 2022 yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, sizlere ve çalışma arkadaşlarınıza da ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum. Komisyon Başkanımıza, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun kıymetli üyelerine ve bütçe personelimize de emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum.

2022 yılı bütçemizin tekrar hayırlara vesile olmasını Cenab-ı Allah'tan niyaz ediyorum.

 

Yorumlar